Askerlik

 Söz konusu vatansa gerisi teferruattır.


2015 yılında üniversite eğitimini tamamladıktan sonra yaşadığım şehir olan Zonguldak'a geri döndüm. Düzenli bir hayat kurmak için askerlik görevini yerine getirmek önemli bir husustu. Bu sebeple askere gitmek için askerlik şubesine müracaat ettim. Müracaat işlemlerini tamamladıktan sonra görev yerleri açıklanana kadar çalıştım. Lisans programından mezun olduğum için yedek subay olarak askere gitmeyi çok istiyordum. Hem bu sebepten hem de askere gideceğim için görev yerlerinin açıklanacağı tarih yaklaştıkça heyecanım artmaktaydı. Görev yerleri açıklandığında internetten sonuçlara bakamadığım için askerlik şubesine gittim. Burada görev yapan memura görev yerimi öğrenmek istediğimi belirttim. Memur, kimlik bilgilerimi aldıktan sonra ekrana giriş yaptı ve yüksek bir sesle durun durun diye etrafına seslendi. Ben neden böyle bir tepki verdiğini düşünüyorken birden acemi birliği Kastamonu, usta birliği Şırnak dedi. Şırnak ismini duyduktan sonra duraksadım. İçimden subay olarak gidecek olacağım geçti. Çünkü o zamana kadar kısa dönem askere gidenlerin doğu illerine gittiğini bilmiyordum. Bu sebeple emin olmak için  kısa dönem mi yoksa uzun dönem mi sorusunu sordum. Bana kısa dönem dedikten sonra benim tüm heyecanım yerini endişeye bırakmıştı. Teşekkür ederek şubeden çıkmıştım. Aklım karma karışık vaziyetteydi. Ailem görev yerimi sorduğunda Şırnak olduğunu nasıl söyleyecektim. Bu düşüncelerle yola koyuldum ve eve gittim. Sordular. Şırnak dedim. Şaka yaptığımı düşündüler. Şaka olmadığını belirttim. Ardından herkes derin düşüncelere daldı. Adını sadece televizyonda duyduğumuz, hiç de iyi duymadığımız bir yere çocuklarını göndermek onlar için de endişe verici bir durumdu. Yapacak bir şey yoktu. Bu sonucu kabullenecek artık ona göre hazırlıklarımızı yapacaktık. Ben her zaman olduğu gibi bu durumdan da bir şey elde etmenin peşindeydim. Aslında subay olmak istediğim için subayların da doğuya verildiğini düşündüğümden doğuya gitme olasılığını zaten kabullenmiştim. Sadece kısa dönem olarak gideceğim aklımdan geçmediği için şaşkınlık yaşadım.  Neyse ki bu etkiden kısa süre de kurtulmuştum. Aklımdan televizyonlarda duyduğumuz, gördüğümüz şeylerin ne kadar gerçek olup olmadığını anlama fırsatını elde edeceğim geçmişti. Sonucunda her şeyin gerçek olduğunu televizyonlarda ki gibi on beş yirmi saniyelik gelip geçici bir durum olmadığını anlamıştım. Bu detaylara yazımın ilerleyen kısımlarında değineceğim. 
  
 Hazırlıklarımı tamamladıktan sonra acemi birliğim olan Kastamonu'ya doğru yola çıktım. Zonguldak'a yakın olmasından dolayı ulaşım açısından zorluk çekmedim. Kastamonu İl Jandarma Komutanlığına ulaştığımda birçok kişi sıraya geçmiş giriş kayıtlarını yaptırıyordu. Bende sıraya geçtim. Gerekli işlemleri yaptırdıktan sonra kıyafetlerimi almış, kalacağımız yer olan koğuşa geçmiştim. Akşam içtimasından sonra günün yorgunluğu ile uykuya daldım. Yeni güne erken uyandım. Yatağımı topladım. Tıraşımı oldum. Kahvaltımı ettikten sonra sabah içtimasına katıldım. Artık askerlik başlamıştı. Yapım gereği uyanma, düzen ve disiplin konusunda sıkıntı çekmedim. Yeni tecrübeler , yeni arkadaşlar kazandım. Ozan, Furkan bu isimlerin başında gelmektedir. Özellikle ilk gün koğuşta yataklar kime yakınsa yol arkadaşlarında onlar oluyordu. Bu sebeple bizimde yol arkadaşlığımız askerlik sürecinde yakın bir şekilde devam etmişti. Bu vesile ile yol arkadaşlarıma selamlarımı iletiyorum. Acemi birliğinde gerekli eğitimlerimizi almaya devam ediyorduk. Benim için  en büyük değişiklik silah kullanmak olacaktı. Hayatında eline hiç silah almamış biri için hem korkutucu hem de heyecan verici bir durumdu. İlk tetiğe basışımı, kulak çınlamasını, kalbimin hızlı atışını unutamam. Zamanla silah sesine ve kullanımı da alıştım. Şunu da belirtmeden geçmek istemiyorum. Öğretmenlik okuduğum için tek silahımın kalem olduğunu her zaman aklımın bir köşesine yazmıştım. Yemin töreni zamanı gelmiş ve gerçeklemişti. Ailemi görünce mutlu olmuştum aynı şekilde onlarda beni sağlıklı ve mutlu gördüklerine sevinmişlerdi. Acemi birliğini güzel duygularla bitirdikten sonra artık Şırnak'a yol gözükmüştü. Şırnak konusunda en büyük avantajımız acemi birliğindeki aynı bölükteki arkadaşlarımızla oraya gitmemizdi. Yabancılık çekmeyecektik. Ayrıca uçak ile oraya gideceğimiz için ilk defa uçağa binecek olmam da heyecanlı ve farklı bir duyguydu. Önce Ankara Esenboğa Havaalanına gittik. Oradan Şırnak'a gidecek uçağa bindik ve iki saate yakın yolculuktan sonra Şırnak'a ulaştık. Şırnak'ta o kadar sıcak bir hava vardı ki sanki çöle gelmiştik. Bizi karşılayan askeri konvoy ile önce Cizre KTM ye geldik. Burada bir kaç gün kaldıktan sonra Şırnak İl Jandarma Komutanlığına götürüldük. Artık buradaydık .Beş ay burada kalacaktık. İlk izlenimlerim, televizyonda gördüklerim veya duyduklarım gibi değildi.  Sessiz, sakin, dağlık ve yer yer yeşillikleri olan bir yerdi. Buraya da yavaş yavaş alışmaya başlamıştık. Görev dağılımı yapılacağı bir gün herkesi alanda toplamışlardı. Mesleklere  ve isteğe göre görev veriliyordu. Ben yine her zaman olduğu gibi geri durmuş bana ne görev kalacağını düşünürken sona kalınmasının iyi olmayacağını düşünerek çaycılık konusunda ortaya atıldım. Ne kadar zor olabilirdi ki diye düşündüm ama yanılmışım. Görev, gündüzleri rütbeli askerlere çay dağıtmaktan ibaretti. O güne kadar çay demlememiş ben, çay yapıp dağıtacaktım. Hayat işte. Aslında görev olarak küçük ama meşakkatli  bir işti .Çünkü komutan sayısı oldukça fazlaydı. Her neyse çay yapmayı ve çay kazanı nasıl kullanılması gerektiğini öğrendikten sonra orayı bize zimmetlemişlerdi. Bildiğiniz kendi dükkanımızmış gibi yönetecektik. Herhangi bir zararda para cebimizden çıkacaktı. İş böyle olunca yine aldık başımıza işi dedim. Çay dağıtmaya başlamıştım. Her odaya girişte kafa selamı verip aynı şekilde geri çıkıyorduk. Emredersin komutanım cümlesine alışmak zor olmuştu. Yeri geldi. Binbaşına efendim demişliğim vardır. O da bana kızarak efendiler yesin demişti. Açıkçası ucuz yırtmıştım. Daha sonra aramıza Ozan kardeşim de katıldı. Onun gelmesi ve çay işinde yeteneğinin olması işimizi kolaylaştırmıştı. Furkan da bizimle aynı katta çalışmakta olup görevi farklıydı. Kastamonu da nasıl birlikte isek burada da birlikte olmak bizi güçlü kılıyordu. Görevimizi o kadar iyi yapıyorduk ki komutanlar yaptığımız çay ve kahveleri övüyorlardı. Önceki devrelerden bu konuda memnun olmadıklarını her defasında belirtiyorlardı. Bizde zaten görev adamıydık. Ozan da benim gibi disiplinli ,temiz bir çocuktu. İyi de anlaşıyorduk. Askerlik bitene kadar bu görevimiz değişmedi .Ocağı da kar ederek devretmiştik .İnce detaylara girmeyelim.

Şırnak'ta hayat sakin bir şekilde devam ederken 2015 Haziran seçimlerinden sonra bu durum değişmiş, Şırnak adeta cadı kazanına dönmüştü. Seçim sonrası kaldığımız binanın etrafını saran dağlarda ateşlerin hiç sönmediği, şehir içerisinde silah seslerinin kesilmediği, her gün şehit cenazesi geldiği bir yere dönüşmüştü. ilk zamanlarda bu durumlar canımızı sıkıyordu. Üzülüyorduk, korkuyorduk ancak zaman ilerledikçe artık alıştık ve duygularımızı hissedemez olduğumu anladım. Bunun yanı sıra iki kez bombalı saldırıya şahit oldum. Mevzilerde silah seslerinin altında nöbet tuttum. Adeta sessizliği mumla arıyorduk. Sessizlik olunca da tedirginlik oluşmaya başlamıştı. Açıkçası öyle de böyle de olmuyordu. Sözün kısası terör nedir anlamıştım. Bu şartlar altında Şırnak'taki sayılı günlerimiz gittikçe azalıyordu. Herkes, şafakları memleketinin plakasına gelince baklava ısmarlıyordu. Ozan, Furkan, Murat ve ben son zamanlarda marketten kahvaltılık alıp yemek için kahvaltı ekibi kurmuştuk. Bu şekilde askerliğin sefasını sürmeye başlamıştık. Bu dörtlü olarak Whatsappta kendimize özel grubumuz mevcut. İnşallah askerde ki kahvaltı ekibini yine bir yerde toplayıp o günleri yad edebiliriz. Artık ayrılık günü gelmişti. Bu ekipten bu şehirden ayrılmaktan dolayı üzüleceğim aklıma gelmezdi ama üzülmüştüm. Alışmıştık birbirimize. Hayat işte bir yerde ayrılık varken diğer tarafta kavuşmak vardı. Bu sebeple buruk sevinçlerle birbirimizden ayrıldık.  İsimlerini saydığım ve sayamadığım tüm arkadaşlarla birlikte bu görevi yerine getirmekten onur duydum. Şırnak'ta askerlik yaptığım içinde kendimi şanslı hissettim. Çünkü askerlik bir tecrübe ise ben o tecrübenin büyük bir kısmını elde etmiştim. 



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hayatım

Yeni başlangıç