Üniversite

 Üniversite nedir diye sorulduğunda ilk cevap vereceğim şey uzaklık olurdu. Çünkü uzaktı. Gerçekten uzaktı. Doğduğum şehre, aileme, arkadaşlarıma...
Samsun şehri isim olarak bana yabancı bir şehir değildi. Bunun sebebi memleketim olan Trabzon'a giderken hep samsun yolunu kullanmamızdı. Bu yol şehir merkezinden geçmezdi. Güzergahımıza ters kalırdı. Bu sebeple hep bir denizin kenarından geçer gibi Samsun'dan geçip giderdik. Buna rağmen küçükken bir kez gitmişiz. Onu da orada çekildiğimiz aile resmimizden biliyordum. Üniversite sınav sonuçları memlekete gitmeden önce açıklandığı için memleketten dönüşümüzü üniversite kayıt tarihine göre ayarladık ve kayıta ailem ile birlikte gittim. Üniversite kaydımı yaptırdıktan sonra yaşadığım şehre döndüm ve tekrar Samsun'a gitmek için hazırlıklarımı yapmıştım. Hazırlıklarımı yaptıktan sonra babam ile birlikte tekrar Samsun'a geldik ve beni kalacağım yurduma bıraktıktan sonra kendisi Zonguldak'a dönüş yaptı. Babamdan ayrıldıktan sonra anladım yalnız kaldığımı. İşte o an, o düşünceler bana hayatı sorgulatmaya başladı. Güçlü olmalıydım. Tek başına ayakta durabilmek, ilk defa evinden uzaklaşan el bebek gül bebek bakılan evlatlar için her zaman zor olmuştur. Benim için de zor oldu. Bu zor süreç içerisinde artık yeni hayatıma başlamıştım. 
Güneş doğmuş .Uyanmıştım. Üniversitedeki ilk günüm için gerekli hazırlıkları yaptıktan sonra okula geçtim. Dersin olacağı sınıfa girdiğimde heyecanlanmıştım. Kimseyi tanımıyordum. Her okul dönemimde olduğu gibi en arka sıralara yönelmiştim. Kendime, göz ucumla bir yer belirlemiş ve oraya oturmuştum. Çok ses vardı. Sınıf içerisinde ismin nedir, memleketin neresi gibi sorular havada uçuşuyordu.  İlk olarak önümdeki sırada oturan kişilerle tanıştım. İsmi Yunus olan arkadaşla memleket sorularına verilen cevaplardan sonra göz göze gelişimizi ve gülüşmemizi hiç unutmam. Çünkü o da ben de Zonguldak'tan gelmiştik. Aramızdaki bu olumlu diyaloglar ve yapılarımız gereği üniversite sürecinde ve sonrasında da iletişimimiz her zaman devam etmiştir. Bu vesile ile kendisine her şey için teşekkür ediyorum. Dersler konusuna gelirsek bir şeyler anlatılıyordu ama anlamıyordum. Çünkü üniversite ile o döneme kadar okuduğumuz okulların seviyeleri, dersleri, dili kısacası hiçbir yönü benzemiyordu. Öğretmenlerimiz de çok farklıydı. Çok bilgili, kültürlü, duruşları ile bulundukları yerleri hak eden insanlardı. Onlardan çok şey öğrendim. Tabi bunları o dönemlerde değil sonrasında anlamıştım. Bazı şeyler içine siner. Önce fark etmezsin. Bir bakmışsın o beğendiğin özellikler kendinde oluşmaya başlamış. Keşke her şeyi zamanında anlamış ve kazanmış olsaydım. Yine de bunların farkında olmak hayatımın ileri ki dönemleri için avantajlı bir durum oluşturacağını düşünüyorum. 
Dersler konusunda sıkıntıları çözdükten sonra artık yeni arkadaşlarımla Samsun'u keşfetmeye başlamıştım. Samsun, Zonguldak ve Trabzon'a göre daha büyük, özgür ve güzel bir şehirdi. Milli Mücadelede ilk adımın atıldığı bir yer olması, Bandırma Vapuru, Çiftlik Caddesi, Atakum sahili gibi güzellikleri içinde barındırması da bu şehri önemli kılmaktadır. Karadeniz Bölgesi içerisinde yer alan diğer illere kıyasla daha az engebeli olması ve güzel bir yerleşim planına sahip olmasından dolayı da bana göre yaşanabilecek ,okuyabilecek şehirlerin başında gelmektedir.





Yorumlar

  1. Yazılarının devamını dilerim, sağlıcakla kal🙂

    YanıtlaSil
  2. İnşallah . . .Sende sağlıcakla kal kardeşim.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hayatım

Yeni başlangıç

Askerlik